N'aber Juliet!

Konu

Aşk bir büyü...

Büyüyü yapan Shakespeare, belli ki asasını yitiriyor bu oyunda: Romeo ve Juliet'in başına ördüğü aşk çorabı yer yer kaçmaya, sökülmeye başlıyor! Her büyü gibi, zamanı dolunca, sihrin gongu vurunca; balkabağı çıkıyor meydana... Kabak çiçeği gibi açılıyor sırlar, dökülüyor ortaya! Velhasıl, kabak tadı veriyor MONO-TON ilişkiler.

Eros'un okunun ısırdığı yer ekşi ekşi kaşınmaya başlıyor. Zeus mahçup, Kibele yorgun, Narkissos pişkin ve Hera kızgın. Eros ise çoktan başka aşkların ya da yeni kurbanların peşine düşmüş bile...!

Ne yapmalı?

Bir köşecikte, cicili bicili bir köşe yastığı gibi kımıldamadan mı geçirmeli ömrü?

Yoksa, riskin çekiciliğini göz ardı etmeyip, bir an için durup düşünmeli ama hemen ardından 'ya büyü yanlış tutar da kurbağaya dönüşürsem' diye kararsız mı kalmalı?

Belki de 'ya tutarsa' deyip, mayayı çalmalı mı göle?

Aslına bakarsanız, hiç uğraşmayalım çünkü aşk reçete kabul etmez.

Aşk kuralları sevmez, monotonluğa gelemez.

Aşk sevginin muzur ve yaratıcı kardeşidir. Cesurdur, korkaklıkla hiç geçinmez.

Bazen 'Godot' gibidir; bir ömür beklersiniz gelmez.

Siz, 'Vurdum, duymaz...
Aklım almaz.
Gözüm kesmez.' dersiniz; inat edersiniz, kapınızı pencerenizi kitlersiniz o bacadan girer.

Ne zaman ki aşkı çantanızdaki keklik zannedersiniz, işte o zaman buhar olur gider...

Kumarda kaybeden aşkta kazanır mı?

Rus ruleti oynadınız mı?

Yoksa aşk bir kumar mı?

İşte Kupa Kızı, işte Maça Valesi, ah tabii bir de Jolly Joker!

İyi seyirler...

Dilek Öztekin

Tiyatro arşivi